Bunaltı korkuya benzeyen bir duygudur. Kişi bunaltıyı sanki kötü bir haber alacakmış, bir felaket olacaknış gibi nedeni belli olmayan bir sıkıntı, bir endişe duygusu olarak algılar ve tanımlar. Çok hafif tedirginlik, gerginlik duygusundan panik derecesine varan değişik yoğunluklarda olabilir. Ağır derecelerinde kişinin benliği bu ruhsal acı altında ezilir, en güçlü bedensel ağrının bile bu denli rahatsız edici olmadığı hasta tarafından söylenir. Hasta bu sıkıntının giderilmesi için herşeye razı olduğunu anlatır. Bunun gerçek yaşamdaki anlamını ve şiddetini kavrayabilmek için şöyle bir örnek verilebilir;
Çocuklukta yada yetişkin yaşta şiddetli korkulu bir düşle uykudan uyanınca, kısa bir süre bu yoğun korku ile yüreğinizin göğüs kafesinden fırlarcasına çarptığını anımsayabiliriz. Bunun bir düş olduğunu anlayınca rahatlarız ve yeniden uykuya geçebiliriz. İşte bunaltı, bireyin uyanıkken yaşadığı, daha uzun süren, kaynağı kişi tarafından açıklanamayan bötle bir durumdur.
Yaygın bunaltı bozukluğu belli bir nesneye, yere, organa, saplantılı düşünceye yada zorlantıya odaklanmamış, yani belli bir düşünsel yada devinimsel içeriği olmayan, bireyde yaygın ruhsal ve bedensel bunaltı belirtileri ile yaşanan bir bozukluktur.